Ah! Aşk ne güzeldi.

Sabahın körü uyanmaktan nefret ediyorum diyemeden neden uyandığını hatırladı. Ah! Nasıl atıyor kalbi hızlı hızlı, nefessiz kalıp orda öylece ölüvereceğini ya da elini kolunu asla hareket ettiremeyeceğini düşündü. Tüm bunlar olurken salgıladığı adrenalin çoktan duşa girip saçlarını tepeden tutturup yalnızca rimel sürüp sanki hiç makyajı yokmuş havası verme planlarını hayata geçirmişti bile. Dans etmek istedi sonra, bağırarak şarkı söylemek, her şeyi tahtadan olan ve bu yüzden dekorasyonuna bayıldığı hatta keşke evimizde böyle olsa dediği pansiyondaki herkesi uyandırmak istiyordu. Dün havuzda yüzerken denk geldiği su içmek için havuza konmaya çalışan kuşlar kadar aptal ama susuz hissediyordu kendini. Uyanın! Aşık olmak ne güzel şey. Kaç aydır geri kalan tüm günleri yokmuş sayıp bugünü düşünmüştü. Ne çok özlemişti onu. Birini böyle sevmek ne kötüydü. Birini böyle özlemek ne kötüydü. Ah! Aşk ne güzeldi. Hala bu kadar şanslı olduğu için nasıl bir sevap işlediğini sorguluyordu. ...