Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yaşım 60, Saçlarım Pembe

Küçükken en korktuğumuz şeylerden biri ailelerimizin en kıymetlisiyken girdiğimiz ilk sosyal ortamlarda aynı ilgiyi nasıl kazanacağımız duygusuydu şüphesiz. Anaokul, ilkokul veyahut hemen kapımızın önündeki mahalle arkadaşlarımız... Hiçbiri bizi ailemiz gibi koşulsuz, şartsız sevmeyecekti.Bunu öğrendiğimizde bir çoğumuz kaçmayı ve bir süre o ortama girmemeyi denedik ama bir kısmımız nasıl olduysa o toplulukta kalıp yine aynı ilgiyi çekmeyi başardı üzerine... Ve çocukken en basit ve ilkel duygumuz olan kıskançlığı tattık. Ama büyüdükçe içimize yerleşen bu duygunun sadece evde hissetme ihtiyacından geldiğini hep atladık. Louise Hay düşünce gücüyle tedavi kitabında 3 yaşına kadar ailemizde hissettiğimiz her şeyin gelecekteki duygusal ihtiyaçlarımızı belirlediğinden bahseder. Mesela eğer o yaşlarda gerek psikolojik, gerekse fiziksel şiddete maruz kalmışsak büyüdüğümüzde hayatımızı şiddet içerikli şekillendirdiğimizi çünkü sadece bunun bize evde hissettirdiğini söyler. Evde hissetmek ! Ne b

Kırmızı

"İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçekleri görebilir" diyor Küçük Prens. Şehirler, zamanlar, adımlar Biliyorum, ellerim onun kadar güzel değil. Koca kara bir şehirde başlarsa masalın Önce masallarını kaybeder, sonra kara olanın gözlerin olduğunu farkedersin. Daha önce sevdin mi hiç diye sorar herkes Daha önce sevdim mi hiç ? ... Aslında önemli olan, kendimize fazla çikolatanın zararlı olmadığı bir gökyüzü bulmak. Sonra güneşine yaslanıp ayaklarımızı denize uzatmak. Sonrası iyilik, güzellik ve... çikolata. Hem uçurtmaların üzerine binip dünyayı dolaşamıyorken hala, ne önemi var tek kişilik bir koltuğa yetecek kadar kalabalık paramızın. Koca yalnızlığımızı sığdırıyoruz da her bir yere, kaç oda, kaç salon kalbimiz bilmiyoruz nasılsa. Sahi bir gün saçlarım onun kadar güzel kokar mı sana ? ... Bir çocuğu oyuncaklarından vazgeçirebilen şey ne olabilir ? Dünyada en güzel şey çocuk olmakken, büyüklüğe; geri dönülmeyeceğini bilirken, çocukluğa özenme

Sende kaç yaşındayım ?

En güzel yalanları sen söylersin de, en çok ben inanırım onlara. Çünkü ben bununla doğdum. Kaç gelişin var elimde bilmem; ama hep gidişin kalır aklımda. Her gidişinde daha azıyla gelirsin çünkü, her gidişinde daha yorgun daha bensiz dönersin. Ve artık beni bulmanı istemiyorum. Döndüğünde orada bekleyen olmak istemiyorum. Çünkü her gittiğinde ne kadar eksiliyorsam içinde, her gittiğinde o kadar eksiliyorum içimde. En kötüsü ne biliyor musun ? Herkesin sana benziyor olması. Kimi sevmeye kalksam; sen oluyorsun, sever gibi yapıyorsun, sonra terkediyorsun ve beni suçluyorsun. Kaç kişi öldürdüm bu yüzden bilmem ama artık kaçmayı biliyorum. Adını birilerinin üzerine yazmaktansa, kendi üzerime yazıyorum. Yüzünü başka yüzlerde görmektense, kendi yüzümde taşıyorum. Aynalarla da kavga etmiyorum. Çünkü ben bununla doğdum. Her zaman ağlayacak bir şey bulurum ben aslında, her zaman adının geçtiği bir şarkı bulduğum gibi tıpkı. Ama artık böyle değil, eskisi gibi değil. Ayakta durmak için tutunmuyorum

En çok hanginiz yalnızsınız ?

Kulağınıza gelen rüzgarın fısıltısı, öylece durduğunuz bir yol var. Hayır hiçbir şey bilmiyorsunuz; ne kadar zaman var, her şey akıp giderken niye durdunuz birden, ve bu yanınızdan geçenler... Birini durdurup sormaya gücünüz yok çünkü öyle yavaş her şey. Zaman da kısa ya, en çok ölümden korkuyorsunuz bir tene değemeden. Kimileri kalın giyinir, kimileri ince kimileri üstünüze bakar, kimileri gözünüze peki kim görmüştü hiçliğinizi en çok kim tutmuştu siz tam düşmeden ve sonra giden kimdi arkasından ilk ağladığınız ve o gitti diye karşınıza ilk çıkanın canını yaktığınız bir anneniz var mıydı mesela yada bir babanız peki en çok hanginiz yalnızsınız? Kaç kişiye çelme taktınız geçerken yanınızdan hangilerinin isteyerek, hangilerinin bilmeden yaktınız canını Sahi bilmeden mi yaşıyoruz biz gerçekten ? Sevmeyi en başta, sonra gülmeyi. Gözlerini kaçırmadan gülen kaç kişi saydınız ? Kaç kişiye armağan ettiniz bir gamzeyi ? Dudaklarınız kaç dudağa yalan söyledi ? Kaç teni tutuşturdu kokunuz da ölü