Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

W.E. Believe In Love.

                                   Hayatınızda tek bir günün, tek bir saatin hatta tek bir anın her şeyi nasıl değiştireceğini hiç bilemezsiniz. Tıpkı tek bir bakışın, tek bir dokunuşun ve tek bir insanın sizi nasıl değiştireceğini bilemediğiniz gibi…   İyi kariyerinizin olmasının, çok paranızın olmasının, yakışıklı ya da güzel olmanızın, çok zeki olmanızın  bunlarının hiçbirinin konu aşka geldiğinde bir işlevi yok.  Çünkü "insan kendini insanda tanır" ve her yeni insan nasıl her yeni bir ben ise her yeni aşk da bir yeni devrim içimizde.  Bu devrimin sınırları, kuralları, tahmin edilebilirliği yok üstelik. Var etmek üzerine ise hiç değil. Bu devrim yok olmak için içinizde, yok etmek için içinizi. Sevmediğiniz her şey belki kimi zaman, olmadığınız biri hatta, eleştirdiğiniz,nefret ettiğiniz her şeye dönüştürürken sizi ;  bunları size siz istemeden ama gönüllü yaptıracak kadar da kudretli. Mezarınızı kazıp sessizce kendini kendiniz

Unutunca

Gözlerini açtığında tanıdık yüzler görmenin kıymeti ne büyük. Peki tanıdık yüzler görüp onları tanıyamamak ? Yaşlanınca çoğu şeyin akılda kalmaması durumu küçükken pek garip gelirdi. Ben hatırlayabiliyordum oysa onlarda hatırlamalı muhakkak derdim. Çocuktum, hala öyleyim. Ama unutuyorum. Geçmişteki isimleri, yerleri hatta anıları... Anılar nasıl unutulur diyerek her şeyi hatırlardım bir zaman. Sonra her şeyi hatırlamanın yükü ağır geldiğinden durdurdum kendimi. Çünkü hatırlamak sorgulamak ve değiştirmek istemek demekti o zaman. Unuttum yavaş yavaş. İnsan hiç isteyince unutabilir mi bir şeyi ? Unutur. Ama bedenimiz öyle bir mekanizmaya sahip ki unutmamam gerekenleri de hatırlayamaz oldum bir süre sonra. Sonra korktum ve her şeyi eski haline döndürmek için çabaladım. Yalnız, bir yol olmalıydı hatırlayıp aynı zamanda sorgulamamanın ve değiştirmek istememenin önünü açacak. Yıldızların bilindiği ve sevildiği bir ülkede bunu da öğrendim. Döndüm ve unutmamanın da g

Yeşil Işık, Soğuk Su

ayaklarım üşüyor, ellerimde.  bilmediğimden değil, bilip anlayamadığımdan. anlamadığın şeyleri olduğu gibi kabul et diyorlar. ama bu her zaman daha büyük bir acıyı doğuruyor. anlamaya çalıştığında ise yadırganıyorsun, dışlanıyorsun hatta. sessizlik oyununu bozmamalı. kurallar belli, baş belli, son belli. suçlamak değil istediğim,  oysa farklıysa sözlerim -ki hep öyle olmalı bildiğim. anlamak yerine savunmak oluyor gördüğüm oysa anlamaya çalıştığım için düşünüyorum bu kadar anlamadan sevilmesi gerekmiş çoğu şeyin anlamadan kabul edilmesi derinleştikçe karmaşıklaşıyormuş her şey karmaşıklaştıkça korkutuyormuş ışık gökyüzünde diyorlar, haklılar belki ama yerin altında da su bulmak istiyorum ben. çünkü ışığı da seviyorum, suyu da. bu yüzden belki karanlık ile aydınlık arasında asılı kalmam. bu yüzden yalnızım. çünkü ya yerin altında yaşamayı seçer, ya gökyüzüne yakın kalmayı kahramanlar, oysa benim tek derdim öteki olmamak  herkesten her şeyden almak ama ya ışı

Ve bütün bunlar sana bile değil.

Olsun. Herkes haklı olsun. Herkesin istedikleri olsun. Yalan yalan olsun da söyleyen varsın istediğinden haklı olsun. Bencilliklerin adı sevgi olsun hatta aşk olsun sonra,  ama sevginin öldüren değil iyileştiren olduğunu herkes unutsun.  Varsın, istediğin olsun.  Planların olsun, hayallerin olsun, dilerim hepsi gerçek olsun.  Vaatlerin olsun,  kendi hayatın olsun,  yalnızlığın olsun,  kedin olsun, köpeğin olsun, sevgilin olsun, nişanlın olsun, eşin olsun, çocukların olsun, yok ettiğin bir yanım olsun, karıştırdığın bir dünya hatta üstünde hak iddia edip bir kere bile sulamadığın bir çiçeğin olsun, sana iyi bahçıvan desinler, iyi adam desinler sonra, olsun. Ölü bir çiçeğe yazılan aşk cümleleri milyonlara ulaşsın,  yüzyıllara uzansın hatta masal olsun,  varsın sırf havalı olduğundan yalanlar bile baş tacı olsun. Çiçekler susuzluktan ölsün ya da senden daha bencil koyunların dişleri altında ezilsin ama prens varsın kral olsun.