Ana içeriğe atla

Ve bütün bunlar sana bile değil.





Olsun.

Herkes haklı olsun.
Herkesin istedikleri olsun.
Yalan yalan olsun da söyleyen varsın istediğinden haklı olsun.
Bencilliklerin adı sevgi olsun hatta aşk olsun sonra, 
ama sevginin öldüren değil iyileştiren olduğunu herkes unutsun. 
Varsın, istediğin olsun. 
Planların olsun,
hayallerin olsun,
dilerim hepsi gerçek olsun. 
Vaatlerin olsun, 
kendi hayatın olsun, 
yalnızlığın olsun, 
kedin olsun,
köpeğin olsun,
sevgilin olsun,
nişanlın olsun,
eşin olsun,
çocukların olsun,
yok ettiğin bir yanım olsun,
karıştırdığın bir dünya hatta üstünde hak iddia edip bir kere bile sulamadığın bir çiçeğin olsun,
sana iyi bahçıvan desinler, iyi adam desinler sonra, olsun.
Ölü bir çiçeğe yazılan aşk cümleleri milyonlara ulaşsın, 
yüzyıllara uzansın hatta masal olsun, 
varsın sırf havalı olduğundan yalanlar bile baş tacı olsun.
Çiçekler susuzluktan ölsün ya da senden daha bencil koyunların dişleri altında ezilsin ama prens varsın kral olsun.
Çiçekleri kimse önemsemez. 
Kimse birbirine saksıda çiçek hediye etmez. Aşıklar bile birbirlerine çiçek cesetleri hediye ederler, hasta odalarını süsler ölüleri. Hatta bir annenin eline kondurulur belki ama bir anne bile "çiçeklere kıymayın" demez. Dünyanın en güzel kokan cesedi çiçektir çünkü. 
İnsan ölür beş para etmez de çiçek ölünce hala elden ele dolaşır durur. Hala güzel kokuları ruhları
kendine hayran bırakır. Ölü olmasının hiç önemi yoktur, köksüz, bağsız, yalnız olmasının da... Ölü de olsa bir çiçek güzel kokmalıdır ya da lezzetli olmalıdır ki; kalpleri kara insanların ellerini, midesiz koyunların dişlerini süslesin. Olsun. 


Bazıları daha ileriye gitsin. Ölü çiçekleri kurutsun. 
Ölümsüzlük desinler bunun adına da, daha havalı olsun.
Sonra bir çocuk, bir çiçeğe neden sustuğunu sorsun. 
Sorsun, sorsun da çiçek ölmek üzere olduğundan, anlatsalar da anlamayacaklarını bildiğinden yine sussun. 
...

Varsın Sezar ölsün de Brütüs'ün namı yürüsün. 
Brütüs Sezar'ın mezarına ölü çiçek cesetleri götürsün. 
Mezarı başında ona, onu ne çok sevdiğini söylesin de hatta sonra Sezar'a cevap vermediğinden kızsın, küssün, olsun. 
Sezar'ın ruhunu, Brütüs'e olan güveni; bedenini, ete aç böcekler parçalasın, parçalasın da Sezar'ın gıkı bile çıkmasın. 
Sabah olsun, 
akşam olsun, 
yarın olsun.
Sezar ölsün; Brütüs, Brütüs olsun. 


Bir kadının sonsuz boşluğa sahip ama bir o kadar da sonsuz dağınıklığa sahip bir odası olsun.
Çaldığını sandığın kitapları olsun yatağının üzerinde, gece onlara sarılarak uyuduğunu bilme ama anladığını sandığın cümlelerini oku özenle. Sonra bir iki cümlede sen karala, hatta o güzel dudaklarınla belki aynalarda yüksek sesle kendine okursun bu satırları. Dersin ne kadar haklıyım ve ne kadar büyük. Olsun. 

Odası kadar karışık kafasını şarkılarla oyalayarak yaşarken önce ev ahalisi rahatsız olmasın diye şarkıları sussun, sonra içindeki tüm hayal kırıklıkları el birliğiyle nefesini kessin ve şarkılarını sadece başka dudaklardan duysun. Bunun bir şans olduğunu söyleyenler bile olsun, olsun da onlara hala gülümsemenin ne denli zor olduğunu nasıl anlamadıklarını yalnızca gözleri sorsun. 

Dağınık odasına sevgiden bahseden herkes konuk olsun. 
Canını yakmaya çalışsınlar, hatta evini yıkmaya...
Tek istedikleri büyük kitlelerce kabul edilen yalanlara seni de ortak etmek olsun. Kalbinle değil, aklınla değil, nefsinle yaşa istesinler de onları garipsediğinde adın kendini beğenmiş olsun. Sözler sözleri, suçlamalar suçlamaları kovalasın. Bu kadar kötü olduğunu düşünüp seni niye hala sevdiklerini sorgulamaya korktuklarını gördüğünde onlar için üzül, varsın adın yine kötü olsun.
   

....

Olsun. 

Sonsuz dağınıklığa sahip bir odada sürekli bir şeyleri toplamaya çalışan bir kadın.
Korku, yalnızlık, dünya, hırs, tutku, sevgi ve kafasını da odası kadar karıştıran bir dolu soru ile
bir başına.
Olsun. 
Kimseden bir beklentisi yok, kimseden bir isteği de ama insanlar ne meraklı yıkmaya. 
Çünkü ölü bir çiçeksen cesedin bile değerli. 
Misty gibi üzgün Martha. 
Kalbini kıran bir sürü insan, bir sürü insan, bir sürü... ama hepsini seviyor hala. 
Sadece biri hariç. 
Çünkü onlar anlamıyorlar, çünkü onlar görmüyorlar içini ama biri var ki her şeyi bilen ve bildiği halde gelmeyen. Onun kırdığı yeri artık kendisi bile tamir edemiyor.
Koca kara bir şehrin mavi kayıklı bir gölünde kalbinin hissettiği ama gözlerinin seçemediği biri, her şeyi anlattı ona. Sonra bayraklar, sonra yunuslar, sonra dünya... 

Sonrası yok. 
Sezar öldü.
Çiçek öldü.
Brütüs çok yaşasın!


Çünkü artık hiçbir şey şaşırtmıyor.
Sadece acıtıyor.
Ölüler hissetmemeliydi oysa.

Olsun. 

Yorumlar