Kayıtlar

hafifmeşrep etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Düşmandan bir gül.

Resim
bağbozumu bileşik & ad 1 .  bağda son ürünü de toplayarak bağı üzümsüz bırakma. 2 .  bu işin yapıldığı mevsim, güz, sonbahar. "Köy düğünleri genellikle bağbozumunda olur" Bağbozumu kelimesinin çoğunlukla hüznü barındırması bana hep garip gelir. Bağbozumu denilince benim aklıma ilk gelen hep cevizdir. Mutluluktur yani. Tüm yazın bağa bahçeye ekilen hiçbir şey ceviz gibi değildir. Sanki tüm yaz cevizi beklemek için bu kadar güzeldir ki onu beklerken aklımızı yitirmeyelim böylece. Daha baharın gelmesiyle gözlerimi ceviz ağaçlarına dikerdim.  -E dede ne zaman olacak bu cevizler bak yaz geliyor?  -Daha ceviz olur mu hoyunuuu derdi o bayıldığım Ermenek şivesiyle bir yandan da yüzümdeki o manasız heyecan ve şapşallığa şaşırarak. Yalan değil kaç kere darladım adamı bağbozumu gelmeden cevizlerin olması için bir şeyler yapamaz mıyız diye? Baya zulüm oldum adama. Öyleki en son pes etmiş de beni böyle kabul etmişti. Ne

Nasıl olsa beni bulursun.

Resim
Dans edelim mi ? Tabi . Konuşmasak da olur. Olur . Sarılsak mı ? Sarılsak . Koklasak belki. Boynunu . Kuşlar mı uçuyor ? Bilmem .  Kafam Buzuki. Biliyorum .  Ellerim mi terliyor ? Alnın. Ah! O deniz sevdalı deniz. Dalgalı bide. Aydan adam olur mu ? Belki.  Ay demişken kurabiye mi, peynir mi ? Peynir .  Ellerim belinde ne iyi. Burnun . Öpsem ayıp mı ? Olur mu ? Güllere söylemesek de kıskanmasa. Peki . Fok balıkları yalnız mı ? Olmasınlar . Kokun Toroslar. Mis . Aşktan yana beceriksiz miyim çok? Neyse . Yine de sever misin beni ? Öyle . Düşman olunuyor ya hep sonunda. Değil . Nasıl biter bu savaşlar ? Böyle . Başka zamanda başka bir yerde olur mu ? Olur . Olsun mu ? Olsun . Şarkı bitti peki şimdi ne olacak ? Üzülme.  Nasıl olsa beni bulursun.

Hadi biraz yan yollardan bahsedelim.

Resim
Önündeki koca ve yıkılmaz bir duvarsa kendine her zaman ileri gitmek zorunda olmadığını hatırlat. "Size düşündükçe ilerlemekte zorlanacağınız şeylerden bahsedeceğim biraz. Korkun diye değil sırf yan yolları da bilin diye. Dünyanın en garip ironisi olabilir.  İstismarcıların davranış kalıplarının arkasında sizin kaldırabileceğinizden daha derin korkular ve acılar yatar. Uzun süre duygusal istismara maruz kalan insanların ise çektikleri acıları direnebilir kılmalarının altında karşı tarafa acıyan bir yanlarının olmasının payı vardır.  Cinsel istismara maruz kalan insanlarla o anları konuştuğunuzda dahi karşı tarafın sevgisizliğini cinsel başarıyla örtmeye çalıştığını gözlemleyebilirsiniz. Hatta "stockholm sendromu" bunun en güzel örneklerinden olabilir. İşkencecinin acısını içselleştirmek ve onun acısının sizin canınızı yakarak bir nebze olsun azaldığını bilmek. " Böyle yazıyordu kitapta. Bugün boş günüydü kampın. Pazartesi kimselerin eğlenmeye ayır

Azıcık deli, azıcık şaşkın, azıcık aşık.

Resim
Önündeki koca ve yıkılmaz bir duvarsa kendine her zaman ileri gitmek zorunda olmadığını hatırlat. "Size düşündükçe ilerlemekte zorlanacağınız şeylerden bahsedeceğim biraz. Korkun diye değil sırf yan yolları da bilin diye. Dünyanın en garip ironisi olabilir.  İstismarcıların davranış kalıplarının arkasında sizin kaldırabileceğinizden daha derin korkular ve acılar yatar. Uzun süre duygusal istismara maruz kalan insanların ise çektikleri acıları direnebilir kılmalarının altında karşı tarafa acıyan bir yanlarının olmasının payı vardır.  Cinsel istismara maruz kalan insanlarla o anları konuştuğunuzda dahi karşı tarafın sevgisizliğini cinsel başarıyla örtmeye çalıştığını gözlemleyebilirsiniz. Hatta "stockholm sendromu" bunun en güzel örneklerinden olabilir. İşkencecinin acısını içselleştirmek ve onun acısının sizin canınızı yakarak bir nebze olsun azaldığını bilmek. " Böyle yazıyordu kitapta. Bugün boş günüydü kampın. Pazartesi kimselerin eğlenmeye ayır

Unutunca

Resim
Gözlerini açtığında tanıdık yüzler görmenin kıymeti ne büyük. Peki tanıdık yüzler görüp onları tanıyamamak ? Yaşlanınca çoğu şeyin akılda kalmaması durumu küçükken pek garip gelirdi. Ben hatırlayabiliyordum oysa onlarda hatırlamalı muhakkak derdim. Çocuktum, hala öyleyim. Ama unutuyorum. Geçmişteki isimleri, yerleri hatta anıları... Anılar nasıl unutulur diyerek her şeyi hatırlardım bir zaman. Sonra her şeyi hatırlamanın yükü ağır geldiğinden durdurdum kendimi. Çünkü hatırlamak sorgulamak ve değiştirmek istemek demekti o zaman. Unuttum yavaş yavaş. İnsan hiç isteyince unutabilir mi bir şeyi ? Unutur. Ama bedenimiz öyle bir mekanizmaya sahip ki unutmamam gerekenleri de hatırlayamaz oldum bir süre sonra. Sonra korktum ve her şeyi eski haline döndürmek için çabaladım. Yalnız, bir yol olmalıydı hatırlayıp aynı zamanda sorgulamamanın ve değiştirmek istememenin önünü açacak. Yıldızların bilindiği ve sevildiği bir ülkede bunu da öğrendim. Döndüm ve unutmamanın da g

Müge - Niye yanıyor ağaçlar ?

Resim

esprit de l'escalier

Resim
Birini kandırmandan daha zavallı olan şey, kandırdığını sanmandır.  K arşındaki açığa vurmuyorsa,  bu denli alçalabilmene utandığındandır.  Koca gemileri var sanarken insandan denizlerin üzerinde yüzen minicik sandalları gördüm. Gemileri olmasının önemli olmadığı dünyalar olduğunu anlatmak istedim ama sesimi çıkarmadım. Kürekleriyle kaç insan üzerinden yol aldı bilmedim, bilmekte istemedim. Çünkü kral çıplak desem ama o kral demesinden korktum.  Sandalım olsa onu gemi gibi göstermek istemeyeceğimi düşündüm ve oradan uzaklaştım.  Çocukken olsa bilyemi çaldığı için dövdüğüm çocuklar varken, güvenimi çalan kendini koca sanan adamlara sadece gülümsedim ve onlar için üzüldüm.  . .. "Düşündüğünüzü sandığınız şey, salgı bezleriniz, duygularınız ve midenizde bulunan şeyler tarafından yaratılmış bir hayalden ibarettir." diye okudum bir yerde ve düşündüm dostlukların yediğimiz marullarla alakasını. Eskiden olsa haklılığımı kanıtlamak için günlerce susmayışlarım v