Aman Tanrım ...
Aman Tanrım ...
Aman Tanrım ...
Evet bunu daha milyonlarca kere tekrar edebilecek sinir katsayısına ve enerjiye sahibim.
Neyiz biz Allah aşkına.
Önyargılı sebzeler bütünü mü,
Yoksa bir eliyle ensemizden tutup bir eliyle gözlerimizi ya da duyu organlarımızın herhangi birini kapatan birileri mi var !!!
Neden zor bu kadar şu 'anlamak' kelimesi.
Kendini anlayamıyorsun,
karşındakini anlayamıyorsun,
dünyayı anlayamıyorsun,
neden yaşadığını anlayamıyorsun,
hatta Tanrı'yı bile anlayamıyorsun.
Hayır bir günahkar olmak için söylemiyorum bunu Tanrım ama sanırım bazılarımızı yaratırken içimize ya şeytan kaçırdın ya da bir domuz. Çünkü hergün ya lanet okuyoruz ya da burnumuzu çeke çeke sadece kendimizi tatmin eden sesler çıkarabiliyoruz.
Evet farkındayım bu da bir 'önyargı' .
'Belki de sadece ben bir domuzum. '
Tak tak tak ...
Kimse var mı ???
Kapıyı açsanız iyi olur bayım yoksa cidden kıracağım.
Çünkü bugüne bugün kendine hem domuz hemde çürük damgası vurmuş bir sebzeyim ben.
Et yemekten hoşlanmamamın sebebi de bu sevgili baylar!
Ve sebze olmama rağmen yine bu nedenle beni yemenize izin veremem üzgünüm.
Hayır beni yanlış anlamanızı da istemem korkum ölmek filan değil,
et yemeye alışkın bünyenizi ben tatmin edemem sadece ve et kokan bir midede de ölmek istemem.
Fakat sebzeyle tatmin olmayacağınızı bile bile, sebze avından aldığınız tatmin duygusuna cidden hayranım !
Oysa avcı avını öldürdüğünde yalnızdır ve av da öldüğü vakitte.
Bu sonsuz çaba yalnızlık uğruna özetle.
Anladığımı iddia ettiğimden saçmalamıyorum bunları hiçbir şeyi anlamadığım için bu kadar anlatabiliyorum sadece.
Tek istediğim durun artık.
Kafamın içinde, kafamın dışında sürekli bir şeyler beni iteklemeyi kesin. Sadece ağzımdan ya da gözlerimden çıkanları dinleyin çünkü emin olun onların altında bilmediğiniz bir şey yok. Ben duyduğunuz, gördüğünüz, hissettiğiniz kadarım. Bunlardan fazla olsam inanın en büyük hayalim yalnız başıma kurmalı pikap gölgesinde ağaca kurulu bir salıncakta bütün ömrümü geçirebileceğimi düşünmem olmaz. Ve sizi de kurcalamadan gördüğümü bilin. Bana çizdiğiniz portrenin boyalarını kazımakla ellerimi temiz tutamam, aptal değilim sadece bildiğim kadarını görmenizi ve bildiğiniz kadarınızı görmeyi istiyorum. Çünkü yara sarmayı deneyecek olursam bir gün temiz ellere ihtiyacım olacak biliyorum.
Evet, sorularım var ve cevaplarını anlamak değil derdim,
zaten 'anlamak' kelimesi inanın ihtiyacım olan son şey şu an için.
Bir şeyler duymaya ihtiyacımın olma sebebi, sorularımı dizginleme derdimden.
Çünkü artık sorularla ip atlayıp oyun kazanmak yerine saklambaç oynayıp bulunmak istiyorum.
Ve sobelenmek umrumda bile değil !!!
Aman Tanrım işte şimdi ben gerçekten bir sebzeyim.
Ve size bu zevki vereceğim: haydi hangi sebze olduğuma siz karar verin !
Aman Tanrım ...
Aman Tanrım ...
Evet bunu daha milyonlarca kere tekrar edebilecek sinir katsayısına ve enerjiye sahibim.
Neyiz biz Allah aşkına.
Önyargılı sebzeler bütünü mü,
Yoksa bir eliyle ensemizden tutup bir eliyle gözlerimizi ya da duyu organlarımızın herhangi birini kapatan birileri mi var !!!
Neden zor bu kadar şu 'anlamak' kelimesi.
Kendini anlayamıyorsun,
karşındakini anlayamıyorsun,
dünyayı anlayamıyorsun,
neden yaşadığını anlayamıyorsun,
hatta Tanrı'yı bile anlayamıyorsun.
Hayır bir günahkar olmak için söylemiyorum bunu Tanrım ama sanırım bazılarımızı yaratırken içimize ya şeytan kaçırdın ya da bir domuz. Çünkü hergün ya lanet okuyoruz ya da burnumuzu çeke çeke sadece kendimizi tatmin eden sesler çıkarabiliyoruz.
Evet farkındayım bu da bir 'önyargı' .
'Belki de sadece ben bir domuzum. '
Tak tak tak ...
Kimse var mı ???
Kapıyı açsanız iyi olur bayım yoksa cidden kıracağım.
Çünkü bugüne bugün kendine hem domuz hemde çürük damgası vurmuş bir sebzeyim ben.
Et yemekten hoşlanmamamın sebebi de bu sevgili baylar!
Ve sebze olmama rağmen yine bu nedenle beni yemenize izin veremem üzgünüm.
Hayır beni yanlış anlamanızı da istemem korkum ölmek filan değil,
et yemeye alışkın bünyenizi ben tatmin edemem sadece ve et kokan bir midede de ölmek istemem.
Fakat sebzeyle tatmin olmayacağınızı bile bile, sebze avından aldığınız tatmin duygusuna cidden hayranım !
Oysa avcı avını öldürdüğünde yalnızdır ve av da öldüğü vakitte.
Bu sonsuz çaba yalnızlık uğruna özetle.
Anladığımı iddia ettiğimden saçmalamıyorum bunları hiçbir şeyi anlamadığım için bu kadar anlatabiliyorum sadece.
Tek istediğim durun artık.
Kafamın içinde, kafamın dışında sürekli bir şeyler beni iteklemeyi kesin. Sadece ağzımdan ya da gözlerimden çıkanları dinleyin çünkü emin olun onların altında bilmediğiniz bir şey yok. Ben duyduğunuz, gördüğünüz, hissettiğiniz kadarım. Bunlardan fazla olsam inanın en büyük hayalim yalnız başıma kurmalı pikap gölgesinde ağaca kurulu bir salıncakta bütün ömrümü geçirebileceğimi düşünmem olmaz. Ve sizi de kurcalamadan gördüğümü bilin. Bana çizdiğiniz portrenin boyalarını kazımakla ellerimi temiz tutamam, aptal değilim sadece bildiğim kadarını görmenizi ve bildiğiniz kadarınızı görmeyi istiyorum. Çünkü yara sarmayı deneyecek olursam bir gün temiz ellere ihtiyacım olacak biliyorum.
Evet, sorularım var ve cevaplarını anlamak değil derdim,
zaten 'anlamak' kelimesi inanın ihtiyacım olan son şey şu an için.
Bir şeyler duymaya ihtiyacımın olma sebebi, sorularımı dizginleme derdimden.
Çünkü artık sorularla ip atlayıp oyun kazanmak yerine saklambaç oynayıp bulunmak istiyorum.
Ve sobelenmek umrumda bile değil !!!
Aman Tanrım işte şimdi ben gerçekten bir sebzeyim.
Ve size bu zevki vereceğim: haydi hangi sebze olduğuma siz karar verin !
Yorumlar
Yorum Gönder