Ana içeriğe atla

Gülerken gözler kör olur






Saatlerce kahkalarla birbirlerine güldüler. Yaptıkları bütün saçma olan şeyler için, saçma olmayan şeyler için bir ömür gülmedikleri kadar güldüler.

...Oysa başlangıcı derin bir sessizlikle yapmışlardı. En azından dışarıdan onları izleyen biri için böyle görülürdü muhtemelen.

En zoru her zaman şudur: iki tarafında birbirini aynı suçla suçlayarak idam etmesi. Bu töreni sessizlik planlar,uygular,veda sözleriyle sonlandırır ve iki tarafta kendisinin cinayetidir aslında. En kötüsü de neyle suçlandığını bilmeden ölmek ve öldürmek olsa gerek.

Kelimelere bu yüzden kıymet verir Martha. Konuşmayı sever ve ancak kahkaha atarken görebilirsiniz onu, hatta bu kadar neşeli görünmesine rağmen her zaman rahatsız edici gelmiştir çoğu insana.
İnsanlar cadı kahkahasından neden korkar düşündünmüşmüydünüz daha önce?
Çünkü bunu bir öteki olma hali olarak görürler, okeye dördüncü olmak istememe gibi düşünün,oyun dışındaki her hareketiniz oyuncuları rahatsız eder heleki daha eğlenceli bir uğraş edinmiş, en azından öyle bir görünüm vermişseniz. Peki oyunu bilip oynayamadığınızı söyleseniz ısrarcı olmaktan vazgeçerler mi acaba masabaşı dostları , tabiki hayır, asıl cevap budur belki de:
eğer oyun dışı mutlu numarası yaparsan senden nefret ederler ve bu seni rahat bırakmalarının bir yoludur aslında. Cadılarda olduğu gibi.

Hayır genelde insanların nerde durduklarıyla ilgili sorunlarım olmadı hiç , sadece olmadıkları yerler hakkındaki hükümlerini dert ettim fazlaca kendime. Belki her insan cadılığı yada büyücülüğü seçmiyor kabul ama her bunları seçmeyeninde birgün bunlara dönüşmeyeceği ihtimalini bilemiyoruz değil mi ?

Mesela çingeneler kalabalık ötekilerdendir.Birbirlerini anlayan kalabalık bir grup olmak ve bunu öteki olarak yapabilmek hayranlık uyandırıcı bir durumdur aslında. Öteki olsalarda bu yüzden hep onların peşine takılabilme hayali vardır çoğumuzda ama aynı zamanda bu özentimizden tiksinen bir yanımızda vardır aynı kutuda. Çingeneler müzik, müzik çingenelere sığınır insanlardan hesabıdır onlarınki. Bu yüzden hastane köşelerinde dahi dans edenlerini görebilirsiniz şansınız biraz yardımcı olursa. Oysa neşe bile sınırlarını çizdiğin bir plan olmalı eğer insansan tıpkı acının sınırlarını çizmeye çalıştığın gibi. Ne neşe taşmalıdır kahkahandan nede acı.
Ama kuşkusuz şu bir gerçek ki acıya neşeden daha fazla özgürlük var krallığımızda ve ağlayan insan daha insandır kahkaha atandan.Oysa gülmeyi bilmeden ağlayan birinin samimiyetine inanmak bizi daha fazla insan yapar mı şayet bu bir meziyet ise.
Yada kahkaha atan bir insandan acı çekmediği için nefret edilebilir mi dünyanın küçük emrahıyım gözüyle.
Bir hikayesi vardı Martha'nın aklıma o geldi şimdi. Bir kadın görmüştü dünyayı yıkadığını düşündüğü günün birinde. Kadın ağlamıyordu ama gözlerinde bütün dünyayı yıkamaya yetecek kadar yaş vardı, görüyordu. Sonra kendi gözlerini gördü yansımadan ne kadar korkak ve kuruydular. Bu gözlerde uzun süre kalamayacak kadar kuru ve korkak hemde. Oda biliyordu biraz daha kalırsa kadının kederine dokunmaya çalışacak ve kendisininkine dokunacaktı sonra. Ve karşısında duran iki asil gözün önünde hüngür hüngür ağlayacaktı hemde gülmeyi bilmeden hemde gözyaşıyla eksilmek istemeyen bir acının karşısında fazlaca aciz kalan bir acıyla.
Ve kadın dedi : Ağlama Martha.
Olur dedi, ağlamam.

' Gözleriyle ağlayan insanlardan çok gözlerinde ağlayan insanlar tanıdım. '
Böyle demişti Martha bu hikayeden sonra , o evin cadısı, köyün delisiydi. Ama ne evi vardı nede köyü aslında.

Gördüğün kadar bile yokum derdi, ben ağladığım kadarım.
Oysa Martha hiç ağlamazdı o günden bu yana.

...

Saatlerce gülmüşlerdi evet.
Birbirlerini tanımadıkları bir gerçekti, bu önemsiz bir ayrıntıydı gerçi insan neyi bilebilir ki.
Bazı şeyler sadece vardır,önce bulunur,yaşanır ve sonra ölür.
Ölüm acıdır ve acı insanı yaratır.

Bu yüzden çekinmediler, güldüler hatta kahkahalarla bağıra çağıra güldüler durmadan.
Tek sorun gülerken ikisinin de karşısında kendilerinden kendilerine doğru uzanan bir namlu olması ve bu en güçlü silahın ister insanlıktan ister kaderden olsun ateşlenmek zorunda olması.

Ama ikisi de bunu düşünmedi.
Bizim bildiğimiz bir Martha vardı.
Karşısındakinin ismini hiç bilmediğimiz Martha ve karşısındakinin ismini hiç bilmeyen Martha. O sadece gülerdi dedim ya o evin cadısı, köyün delisiydi. Ama ne evi vardı nede köyü aslında.

En zoru her zaman şudur: iki tarafında birbirini aynı suçla suçlayarak idam etmesi. Bu töreni sessizlik planlar,uygular,veda sözleriyle sonlandırır ve iki tarafta kendisinin cinayetidir aslında. En kötüsü de neyle suçlandığını bilmeden ölmek ve öldürmek olsa gerek.


Ortada işlenen bir cinayette vardı, evet.
Ama ölenlerin kim olduğunu bilmediğimiz bir cinayeti işlenmiş kabul edebilir miyiz diye duymuştu bir zaman.

Bu yüzden dedi ki :
İster içten ,ister maskeden olsun gülerken gözler kör olur ve ben böyle yaşarım, işte bu yüzden bir kadehte de benim için boğ kendini ve bas kahkahayı gördüğünü sandıklarına.
Ha... Olurda bir gün Martha gibi doğuştan kadehtarlara benzer ama kadehlere eğmezsen boynunu işte o gün emin ol cesedinde bir para eder ve bende senin adını koyarım cinayetime ve kendi adımı koyarım cinayetlerine.




Ve ikiye ayrılan insanlara saygıyla:
Kahkaha atanlar ve attığını sananlar,
Kör olduğunuz gelecek günlerin şerefine...

Yorumlar