Ana içeriğe atla

Çıtlık Ağacı




Çıtlık ağacı bu ama Menengiç Ağacı iken bir yandan da Çitlembik Ağacı da aslında. Kendisine sorsak umrunda bile değil tüm bu isimler, tüm bu yargılar, tüm bu korkular. Hala kökleri en derinde, dalları en yüksekte ve ellerim gövdesinde. Daha ömrümde insandan korkan ağaç görmedim canlarına kıyılacak olduğunu bilseler bile. Çünkü ağacın meşrebinde nefes vermek yatar insana, meyve olup ağzını, ateş olup kalbini ısıtmak yatar hatta kimi zaman belki de. Gölge de olur o, güneşten hatta insandan kaçan bunalmışlara; kal da demez gitte demez ayağına gelene... Gelene gelme diyen ağaç hiç görmedim ömrümde, sevdiğinde sevildim diye korkanını da görmedim üstelik. Ağacın meşrebini bilip gelenin ne haddine sen de şöyle ol da benimle gel demeler hem. En iyi onlar bilmez mi gölgesine sığındıkları ağacın doğasını, yaradılışını, savaşlarını: daha iyi tutunmak için toprağa, daha sıkı sarılmak için gökyüzüne. Ve olurda birgün yıkılacak olursa bu ağaç bunca hengamede, ilk önce onlar koşmaz mı kaldırmak için tek bir elden. Ve tüm bunlar ortada iken ne diye korkalım ağaç gölgesine sığınmaktan, ağaç gövdesine sarılmaktan, ağaç köklerine tutunmaktan. Nasıl olsa kaç vaktimiz var şu dünyada duracak kadar kalacak kadar ya da ? Sevilmekten korkan insan gördüm de sevilmekten korkan ağaç hiç görmedim ömrümde... Yine de eğer senin hikayen böyleydi ise, olsun. Ağacın doğasını bilip gelenin onun meşrebine aykırı davranması ne haddine. Böyle olsun. Değişmiş gibi ama hiç değişmeden. Ama sevmeler, bırak onlar bize kalsın. Kalsın ki şu koskoca karanlık ormanda doğası ile şarkısı aynı melodiyi fısıldayan bir başka ağaca sığınma hevesiyle önümüze gelen her ağaca sarılmaktan hiç korkmayalım.







Yorumlar